Mevzu: 2025'in 19 Mayıs'ı.
Sen hiç değişmemişsin de, biz çok değiştik paşam. Değerlerimizi sadece milli bayramlarda hatırlayıp, süslü nutuklar ve sosyal medya gönderileri ile geçiştiriyoruz.
Buruğum arkadaş.
Bir gün, "Fikirden İş Modeline" başlıklı girişimcilik atölyesi gerçekleştirdiğim derste, üniversiteli bir ekip şöyle bir fikir ortaya atmıştı: "Gündem ve haberleri filtreleyebileceğimiz bir sosyal medya eklentisi veya tamamen pozitif içerik sunan yeni bir haber uygulaması yapmak istiyoruz. Çünkü ülkeyle ilgili bazı şeyleri gördükçe modumuz düşüyor, ruh halimiz ciddi anlamda olumsuz etkileniyor."
Bugün bu fikir gerçeğe dönüşmüş olsaydı, hiç düşünmeden en üst özelliklere sahip premium paketini alırdım herhalde. 😄 Artık spor, toplum, sosyal hayat, politika, siyaset ya da ekonomi... Hangisini görsem canım sıkılıyor. İnanın iyi ve umutlu şeyleri yakalamak için de elimden geldiğince çabalıyorum, rastlamıyorum da değil varlar. Ama özellikle bugünlerde 'vatan'daş olarak bizim gördüğümüz ama içini bilmediğimiz "devlet meseleleri" ayrıca canımı sıkıyor. Gönülden diliyorum ve umuyorum ki; inşallah ne yaptığımızı biliyoruzdur.
Gelelim bugüne...
Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti, sadece bir devlet şekli değil; aynı zamanda bir çağdaşlaşma, akıl ve bilim yolculuğunun adıdır. Ancak bugün dönüp baktığımızda, bu emanete sağcısıyla solcusuyla, iktidarıyla muhalefetiyle, tüm renklerimizle layık bir şekilde sahip çıkıp çıkamadığımızı sorgulamak zorundayız.
Paşam, 19 Mayıs 1919’da o köhne vapurla Samsun’a çıkarken sırtında bir ülke vardı. Şimdi o ülke hâlâ omuzlarımızda… ama biraz kambur, biraz yorgun, biraz da vurdumduymaz. Sen “bağımsızlık benim karakterimdir” demiştin, biz karakterimizi indirimli kampanyalara kaptırdık. Sen milletin onurunu şahlandırmak için yola çıktın, şimdilerde çoğumuz ise “bize ne ya” diyerek geri vitese taktık.
Sen gemiyi Samsun’a çekerken gözünü bile kırpmadın paşam. Biz ise şu konfor alanımızdan burnumuzu çıkaramıyoruz. Gerçi herkesin birbirini yanlış anlamaya ve etiketlemeye meyilli olduğu, bireysel özgürlüklerin sınırlandığı, düşüncelerin ve insanların baskı altında tutulduğu bir iklimde, senin “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller” ülkünü kaçımız ne kadar yaşatabiliriz ki?
Ey Mustafa, umarım bir gün "güzel değiştik paşam" diyebiliriz sana.
Meclisin açıldığı günü çocuklara,
Mücadelenin başladığı günü gençlere,
Nutkunun son sözünü gelecek nesillere armağan etmek...
Hala umut var. Yolumuz açık paşam.
19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun!